Pasaportunuz yok mu? Olsun, pasaportsuz olarak da Türk kimliğinizle gidip gezebileceğiniz ülkeler var! Seyahat severlerin ve yurtdışında yeni yerler keşfetmek isteyenlerin büyük bir çilesi olan pasaport ve vize işlemleriyle uğraşmadan, Gürcistan veya Kuzey Kıbrıs’ta bir tatile ne dersiniz?

Hiç pasaport, vize derdiyle uğraşmadan tatile çıkmak ne güzel olurdu, değil mi? Hemen yanıbaşımızdaki bu iki güzel ülke, Türk vatandaşlarına işte bu fırsatı sunuyor. Sırf nüfus cüzdanınızı kullanarak, 90 güne kadar bu ülkelere giriş yapabiliyorsunuz. İleride Türk vatandaşlarının pasaportsuz gezebileceği ülkelerin sayısının artmasını dileyerek, hemen hareketle seyahat edebileceğiniz kuzeydoğudaki güzel komşumuz Gürcistan’da ve yavru vatan Kuzey Kıbrıs’ta neler yapabileceğimize göz atalım.

Gürcistan

İstanbul’dan tarifeli uçuş seferleriyle ulaşabileceğiniz Batum Havalimanı, pasaportsuz giriş yapabilme imkanıyla popüler bir destinasyon. Biz Türkler de Gürcü dilinde “merhaba” demek olan “Gamarcoba”yı sık sık söylemeye başladık. Haftanın her günü İstanbul – Batum seferlerinin yapılıyor olması da Batum’u cazip hale getiren özelliklerden biri. Batum, ya da Gürcü dilindeki söylenişi ile Batumi, Gürcistan’a açılan kapımız olmasına karşın tabi ki ülkenin görülmeye değer tek şehri değil. Başkent Tiflis, Rioni Nehri’nin kıyısına kurulu ülkenin ikinci büyük şehri Kutayıs ve Signagi, Gürcistan’ın gezip görülebilecek en bilindik şehirleri. Çarlık dönemi, SSCB dönemi ve şimdiki kapitalist etkiyi bir arada görebileceğiniz Gürcistan şehirlerinde, doğu ve batı uygarlıklarının bir sentezini göreceksiniz.

Pasaportsuz seyahat ederken yurtdışında olduğunuzu unutmak mümkün. O yüzden Gürcistan’da kalabilme sürenizin 90 günle sınırlı olduğunu ve girişte verilen, doldurulması zorunlu “Giriş-Çıkış Formu”nu kaybetmemeniz gerektiğini hatırlatmak isteriz. En kesin bilgi için Dışişleri Bakanlığı’nın konuya ilişkin sayfasını ziyaret etmenizi öneririz.

1. Tiflis

Tiflis Gürcistan

Gürcistan’ın güney bölgesinde yer alan başkentin kuruluşu, Gürcü efsanesine göre 5. yüzyıla kadar dayanıyor. Kral Vakhtang Gorgasali tarafından kurulduğu rivayet edilen eski şehir, Avrupa ve Asya kültürleri arasında takılıp kalmış bir geçiş yolu gibi. Dar ve dolambaçlı sokakları, geleneksel cumbalı evleri ve hanlarıyla çevrili eski şehir bölgesi bunu kanıtlıyor. Ülkenin dünyanın her yerinden gelen ziyaretçileri ağırlayan turist ve ticaret merkezi olan Tiflis’te eski şehir, başkentin büyük bir kısmını kaplayarak turistleri kendine çağırıyor.

Tiflis, bize büyük benzerlikler gösteren mutfağıyla yemek konusunda memleket hasreti çekmeyeceğiniz şehirler arasında!

Eski şehir bölgesinde görülebilecek bir çok ilgi çekici yer var. Doğu ve batı kültürünün harmanlandığı bu bölgede kiliselerden tutun da hamam ve cami bile görebilirsiniz. Tarihi dokusu korunmuş ve restorasyondan geçmiş binalar çok etkileyici. Chardin bunların başında geliyor. Dükkanları gezebilir, kafelerde kahvenizi yudumlayarak keyifli bir mola verebilirsiniz. Şehrin diğer bir bölgesindeki Rustaveli Caddesi’ndeki yapıların ise mimarileri görülmeye değer. Eğer biraz da lüks bölümünü gezmek isterseniz, Vake bölgesine uğramanızı tavsiye ederiz. Sovyet dönemini merak ediyorsanız ünlü KGB kafe uğrayabileceğiniz ilginç mekanlardan biri.

2. Batum

Sınır komşumuz olması ve Gürcistan’a Türkiye’den kimlikle giriş yapılabilmesi nedeniyle Türkler tarafından en çok bilinen Gürcistan şehrinin Batum olduğu rahatlıkla söylenebilir. Ayrıca hemen hemen her yerinden denize girilebilmesi, nemli bir havası olmaması ve sürekli gelişen yapısı ile Batum, özellikle Karadeniz Bölgesi’ndeki Türkler için çok cazip. Haziran-Eylül ayları arasında. yaz tatilini yurtdışında geçirmek hem de denize girip, eğlenmek için tercih edilebilir.

Şehir merkezinde görülecek yerler arasında Avrupa Meydanı, Tiyatro Meydanı, şehrin konser alanı olan Batum Bulvarı ve dünyanın en eski ve en büyük ikinci botanik parkı olan Batumski Botaniciski Sad yer alıyor. Tamı tamına 1200 gül çeşidi bulunan botanik parkı, bahar ve yaz aylarında gitmeyi planlıyorsanız başlı başına bir ziyaret sebebi. Gitmişken şehir merkezindeki Batumi Plaza’ya uğrayabilir, telefon, bilgisayar gibi elektronik alışverişinizi ucuza getirebilirsiniz.

3. Kutayıs

Gürcistan’ın ikinci büyük şehri olan Kutayıs, Sovyetler Birliği’nden kalma görüntüsünü henüz fazla yenilememiş ve ilk gördüğünüzde zaman makinesi ile eski zamanlara gitmişlik hissi yaratıyor. Rioni Nehri’nin hayat verdiği şehir, oldukça ilginç bir deneyim sunuyor. UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer alan Gelati Manastırı ve Bagrati Katedrali görülmeye değer.

Kuzey Kıbrıs

Türk vatandaşlarının pasaportsuz giriş yapabilecekleri bir diğer ülke ise yavru vatan Kıbrıs. Kimlik kartınızla girişte 3 aylık vize alabileceğiniz Kuzey Kıbrıs, özellikle yaz tatili için çok tercih ediliyor olsa da, yumuşak iklimiyle bahar ve kış aylarında da gezmek için güzel bir atmosfere sahip. Kuzey Kıbrıs’ın başkenti Lefkoşa, dışarıyla bağlantıyı sağlayan Ercan Havaalanı’na sahip olsa da, tatil için en çok tercih edilen şehirleri Girne ve Mağusa oluyor. Türkiye’den bir çok üniversite öğrencisinin okumak için tercih ettiği Kıbrıs’ta kafeler ve restoranlarda bir çok öğrenciye rastlamanız mümkün.

1. Girne

Girne Kıbrıs

En popüler yeme-içme ve eğlence yerlerinin adeta bir araya toplandığı, limanıyla ünlü Girne’de gezilip görülecek birçok yer var. Farklı güzergahlar arasında klimalı toplu taşıma araçlarıyla seyahat edebilmek mümkün. Ancak bilindik rotaların dışına çıkıp bir Kıprıslı (Kıbrıslılar kendilerine böyle der) gibi adanın en güzel yerlerini görebilmek istiyorsanız araç kiralamak en akıllıca seçenek olacaktır.

Girne gezinize, Bellapais Köyü’ndeki aynı adlı Manastır’ı gezerek başlayabilirsiniz. Saint Hillarion Kalesi ise Girne’nin başka bir uğrak yeri, buradan Geçitköy’e bağlanıp, Lapta yolunu takip ederek, adanın kuzey şeridinin neredeyse tümü görülebilir. Güneşli bir günde Türkiye karasını bile görme ihtimaliniz olabilir. Lapta Köyü’nde St. Anthanasious Manastırı’na çıkıp manzaraya bakmak ilgilinizi çekebilir. Yine Girne’ye dönüş yolunda Karaoğlanoğlu’daki Karmi Köyü’nde mola verebilirsiniz. Bu köydeki iki bardan birinde bir şeyler içip atmosferin keyfini çıkarabilirsiniz. Karmi, İngiliz ve Almanların yerleşik olduğu bir yer olduğu için, kendinizi Avrupa’daymış gibi hissedebilirsiniz.

Akşamları limandaki restoran ve barlarda geçirmek keyifli olacaktır. Püfür püfür deniz esintisi ve canlı müzik eşliğinde, meşhur Şeftali Kebabı’nın tadına bakmak yerinde bir tercih olacaktır.

2. Karpaz

Kıbrıs’ta gidilebilecek yerlerden biri de tabi ki Karpaz. Yalnız bu yol çok kısa değil, baştan uyarmış olalım. Büyük bölümü sahil şeridi üzerinde olduğu için, küçük molalarla keyifli bir hale getirebilirsiniz. Yazın gitmenizi önereceğimiz Karpaz’da, yol üstündeki plajlarda durup yüzebilir, köylerde gezip, dalış yapmayı seviyorsanız Türk ve Rumların karışık yaşadığı Karpaz Burnu’nda konaklayabilir ve Kıbrıs’ın en güzel plajlarının tadını çıkarabilirsiniz.

3. Mağusa

Kıbrıs sahillerinin en güzellerinin bulunduğu Gazimağusa bölgesi birçok tarihi esere de evsahipliği yapıyor. Dört tarafı tarihi surlarla çevrili şehirde, bazıları camiye çevrilmiş kiliseler, bölgenin eski uygarlıklar zamanında yaşayan bir yer olduğunun kanıtı Salamis Harabeleri’nin yanı sıra, eski yapılarda Osmanlı ve Venediklilerin izleri görülebilir. Daha önce dünyanın gözde turizm merkezlerinden biri olan, şu anda kapalı Maraş Bölgesi de Mağusa yakınlarındadır. Girmek ve fotoğraf çekmenin yasak olduğu Maraş sınırını görmek isterseniz, Palm Beach Oteli’nin yanındaki plajda ancak denizde yüzerken bölgeyi uzaktan seyredebilirsiniz.

4. Lefkoşa

Rum kesimiyle Türk kesiminin ayrıldığı sınırda bulunan başkent Lefkoşa’da surların içi tarihi bölgeyi oluşturuyor. Venedik Sütunu, Büyük Han, Bedesten’i sayabileceğimiz Lefkoşa, Kıbrıs adasının ortasında bulunuyor. Lefkoşa’yı ilginç hale getiren bir özelliği de sınıra komşu olması. Rum kesimini seyretmek ve keyifli bir akşam yemeği yemek için en ideal yer olan Saray Oteli’nin teras restoran’ına çıkabilirsiniz. Şehrin eski futbol stadı, sınırın tam ortasından geçmesi sebebiyle, bir kısmı Rum kesimi diğer kısmı ise Türk kesiminde kalmış. Bu nedenle kullanılamayan stad ilginç bir görüntü oluşturuyor.